CPR, ani kalp durması ya da nefes alamama gibi vakalarda, kişiyi hayata döndürmek amacıyla uygulanan ilk yardım yöntemidir. CPR, “kardiyopulmoner resüsitasyon”un kısaltılmış halidir. “Kardiyo” kalbi, “pulmoner” ise akciğerleri ifade etmektedir.
Resüsitasyon (resuscitation) da, solunumu veya kan dolaşımı durmuş bir kişiye dışarıdan yapılan destekleyici müdahalelerdir. Uygulamanın hayati önemi vardır. Bu müdahalelerin herhangi bir ilaç veya cihaz kullanılmadan yapılan kısmına “temel yaşam desteği” denir. Bu yazıda, CPR’ın öneminden ve yetişkinlere nasıl ve ne zaman uygulanması gerektiğinden bahsedeceğim. Hepimizi ilgilendiren ilk yardım yöntemleri özellikle evde hasta bakan aileler için oldukça önemli ve ciddi bir konudur.
CPR uygulaması kalbin ve solunumun aniden durması gibi acil vakalarda uygulanan yöntemlerin bütünüdür. Bu uygulama, kalp masajı ve suni solunum olarak da bilinmektedir. İnsanlarda kalp durması ya da nefes alamama gibi durumlarda en geç dört dakika içinde CPR uygulaması yapılırsa, hastaların % 7’si sorunsuz şekilde hayata geri dönmektedir. İlk dört dakika içinde genellikle herhangi bir beyin hasarı oluşmamaktadır. Bu sürede CPR uygulamasına başlanırsa kalıcı bir hasar olmadan hastayı kurtarma şansı yüksektir. 4-10 dakika arasında beyin hasarı başlar. 10 dakikadan sonra beyinde kalıcı ve ciddi hasarlar oluşmaya başlar. Bu nedenle CPR en kısa sürede uygulanması gereken bir ilk yardım yöntemidir.
Kalp durmasından kaynaklanan ölümlerin büyük orandaki sebebi CPR uygulaması yapılmamasından ve hastaneye zamanında yetişememekten kaynaklanmaktadır. Özellikle bilinçli şekilde yapılan CPR’la hastaların yaşama dönme şansı artmaktadır. İlk yardımın önemini, yaşadığımız veya duyduğumuz olaylardan dolayı biliyoruz. Bu nedenle CPR uygulamalarının detaylarını bilmek herhangi bir acil durumda hayat kurtarıcı olabilir.
CPR Ne Zaman Yapılır?
“Kardiyak arrest” kalbin durmasıyla vücuttaki kan dolaşımının kesilmesidir. Genellikle kalp ritminin düzensizlikleri sonucu oluşur. Kardiyak arrest vakalarının % 75’i evlerde meydana gelmektedir. Özellikle evde yalnız olan kişilerin böyle bir durumla karşılaşması oldukça ciddi sonuçlar doğurabilir. Bu sorunu evde tek başına yaşan kişilerde ölüm oranı yüksektir.
Eğer yakınımızda olan birisinin başına böyle bir şey gelirse nasıl anlayabiliriz? Bu, birçok kişi için oldukça korkutucu bir sorudur. Böyle bir durumda öncelikle soğukkanlı olmamız ve rahatsızlanan kişinin yaşamsal fonksiyonlarını kontrol etmemiz gerekir. “Kardiyak arrest” öncesinde veya sonrasında aşağıdaki belirtilerin bir kısmı veya hepsi görülebilir:
- Kalp çarpıntısı
- Bayılmadan hemen önce baş dönmesi ve sersemlik hissi
- Göğüs ağrısı
- Bulantı ve kusma
- Bilinç kaybı
- Nabız alamama, tansiyonun sıfıra düşmesi
- Anormal nefes alıp verme
- Solunumun durması
Yukarıda belirttiğim sorunların bir kısmı hasta tarafından fark edilebilir. Ancak baygınlığa kadar geçen süre çok kısa olacaktır. Bu durumda hastanın kendisi herhangi bir önlem alacak vakti bulamayacaktır. Yakınınızdaki kişide kardiyak arrest belirtisi görürseniz sakin kalıp, hemen 112 acil servisi aramalısınız. Yetkililere açık adresi bildirip, verilecek talimatlara uymalısınız. Sonrasında yapmanız gereken, ilk yardım uygulamaları için hazırlanmaktır. Hastanın yanında birden fazla kişi varsa zaman kaybetmemek için birisi yardım çağrısında bulunurken diğeri ilk yardıma başlamalıdır.
Evdeyseniz ve hastanın yanında tek kişiyseniz dış kapıyı açık bırakmayı unutmayın. Bu sırada size yardıma gelen kişiler olabilir.
Öncelikle çevrede doktor, hemşire veya herhangi bir sağlık çalışanı varsa onlardan yardım istemelisiniz. Eğer yoksa ambulans ve sağlık ekipleri gelene kadar hastanın hayatta kalabilmesi için CPR uygulamasına geçmelisiniz. Kalbi ve solunumu duran kişiye zamanında ilk yardım uygulanmazsa 10 dakika kadar oksijensiz kalan beyin geri dönüşümsüz şekilde hasar görmeye başlayacaktır. Hasta hayata geri dönse bile vücudunda kalıcı sorunlar oluşabilir. Bu nedenle en kısa sürede CPR uygulamasına başlanmalıdır. Sağlık ekipleri gelene kadar da durmadan devam edilmelidir.
CPR uygulaması, en basit haliyle hastanın ağzından hava üflenmesi (suni solunum) ve kalbinin bulunduğu bölgeye el ile baskı uygulanması yöntemi (kalp masajı) şeklinde açıklanabilir. Kişinin ağzından hava üflenmesiyle akciğerlerine hava gitmesi sağlanırken, göğüs kafesine baskı uygulamak ise kalbin kan pompalamaya devam etmesini sağlamaktadır. Bu sayede öncelikle beyin olmak üzere diğer organlara ve dokulara kan akışı devam edecektir.
CPR Uygulaması Nasıl Yapılır?
Yetişkinlerde, çocuklarda ve bebeklerde CPR uygulaması birbirinden biraz farklıdır. Yetişkin bir hastaya CPR uygulaması şu şekilde yapılır:
Öncelikle hastaya basit sorular sorarak, cevap verip vermediği kontrol edilir. Eğer hastadan cevap alınamıyorsa ve kardiyak arrest belirtileri söz konusuysa vakit kaybetmeden 112 acil servis aranıp, CPR uygulamasına başlanır.
Çene İtme (Jaw Thrust)
Baş Geri Çene Yukarı (Head Tilt Chin Lift)
Öncelikli olarak kendi güvenliğimiz, sonra çevre ve hasta güvenliğinin sağlandığından emin olduktan sonra hasta düz ve sert bir zemine mümkün olduğu kadar az hareket ettirilerek sırt üstü yatırılır. Hastanın yaşadığı olaydan dolayı boyun veya omurga travması söz konusu olabilir. Bu nedenle çok dikkatli bir şekilde kişiye müdahale edilmesi gerekebilir. Hatta boyun bölümü olabildiğince sabitlenmelidir. Boyun travması şüphesi varsa alt çene itme (jaw thrust) işlemi uygulanarak solunum yolu açık hale getirilir. Travma şüphesi yoksa, bir elle kişinin alnı diğer elle de çenesi tutularak hastanın başı geriye doğru itilir. Buna baş geri çene yukarı (head tilt chin lift) manevrası adı verilir. Bu yöntemler sayesinde solunum yolu açılacaktır, hastanın nefes alıp almadığı ve solunum yolunun bir nesne tarafından tıkanıp tıkanmadığı daha kolay bir şekilde kontrol edilebilecektir. Eğer tıkalıysa, öncelikle orada bulunan maddeler temizlenmelidir. Solunum yolunun temizliği, CPR işlemlerine başlamadan önce hasta yan çevrilerek daha kolay yapılabilir. CPR’ı yapacak kişi solunum yolu temizlendikten sonra hastanın yan tarafına geçip uygulamaya başlaması gerekir. İkinci bir yardımcı varsa, hastanın baş kısmında, suni solunum için solunum yolu açıklığı manevrasını sağlayıp hazır beklemelidir.
Kişi nefes almıyorsa ve kalp atışı yoksa hastanın burnu kapatılır ve ağız yoluyla iki saniye boyunca kurtarıcı nefes üflenir. Hava geçirgenliği olan bir bez ağız üzerine koyularak hijyen sağlanabilir. Ağız yoluyla verilen nefes sayesinde hastanın göğüs kafesinin yukarı doğru hareket etmesi gerekir. Göğüs kafesi hareket etmezse nefes vermeye devam edilmelidir. Güçlü şekilde nefes üflenmesine rağmen hastanın göğüs kafesi hareket etmiyorsa solunum yolunda bir tıkanıklık olması söz konusudur. Öncelikle bu tıkanıklığın temizlenmesi gerekir. Hastanın akciğerlerine dakikada yaklaşık olarak 0.8 – 1.2 litre hava üflenmelidir. Bu hacmi her iki yanağınızı balon üfler gibi şişirerek sağlayabilirsiniz.
Dışarı üflediğimiz havanın tamamı karbondioksit gazı değildir. Bir kişiye verdiğimiz solukta, onun ihtiyacını karşılayacak kadar oksijen vardır.
Hastaya 2 kere nefes verdikten ve göğüs kafesinin hareket ettiğini gördükten sonra kalp masajına başlanmalıdır. Sternum (iman tahtası veya göğüs kemiği) olarak bilinen bölümün alt ve üst noktaları belirlenir. Parmaklar yardımıyla hayali olarak alt ve üst olacak şekilde iki eşit parçaya ayrılır. Tespit edilen alt bölüme kurtarıcı kişi avuç içinin bilekle birleştiği kısmını yerleştirir. Diğer elini hastanın göğüs kafesinin üzerine yerleştirdiği elinin üzerine koyar ve altta kalan elin parmaklarını göğüs kafesine değmeyecek şekilde yukarı kaldırır. Bunun sebebi, uygulanacak baskının kaburgalara zarar vermesini önlemek ve gücün direkt olarak sternuma iletilmesini sağlamaktır. Uygun el pozisyonu bozulmadan ve kollar dirseklerden kırılmadan dik bir açıyla omuz ve belden destek alınarak kalp masajına başlanır. Bastırma süresi, serbest bırakma süresine eşit olmalıdır. Gevşetme fazında göğsün normal pozisyonuna dönmesine izin verilmelidir.
Gücü etkili şekilde iletmek için kollar dik bir açıyla konumlandırılmalıdır. Aksi halde CPR uygulayan kurtarıcı fazla efor sarf ederek hızlı şekilde yorulur. Omuz ve belden destek alarak, vücut ağırlığını da kullanarak hastanın göğüs kafesi yaklaşık 5 cm kadar aşağı indirilmek suretiyle bastırılır ve bırakılır. Bu şekilde dakikada 100-120 baskı hızıyla, yaklaşık saniyede bir defadan daha hızlı olacak şekilde 30 kere baskı uygulanır. 30 baskı yaklaşık 20 saniye kadar sürmelidir. Kalp masajını sayarken tek basamaklı sayılar arasında “ve” demek suretiyle ritm ayarlanabilir (örneğin: 1 ve 2 ve 3 ve 4 ve 5 ve 6 ve 7 ve …), çift basamaklı sayıların söylenişi daha uzun sürdüğü için bunların arasına “ve” kelimesini eklemeye gerek yoktur (örneğin: … 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30). Sonra hastaya tekrar 2 nefes verilir. Hasta kendiliğinden nefes alıp verene veya sağlık ekipleri gelene kadar 2 nefes ve 30 kalp mesajı şeklinde CPR uygulamaya devam edilir. 2 nefes ve 30 kalp mesajı turuna “1 siklus” adı verilir. Her 5 siklus tamamlandığında hastadaki yaşamsal bulgular kontrol edilmelidir.
Kurtarıcı tek kişiyse kalp masajı esnasında hastanın göğüs kısmının, suni solunum esnasında da başının yan tarafına zaman kaybetmeden hızlı bir şekilde geçmelidir. CPR uygulaması sırasında hastanın yanında iki kişi varsa birisi kalp masajı yaparken diğeri akciğerlere hava üfleme (suni solunum) işlemine devam edebilir. Kalp masajı çok yorucu bir işlem olduğu için 2 dakikada bir yer değiştirilebilir.
Solunum ve kalp atışı geri geldiyse hasta yan tarafına döndürülerek iyileşme (recovery) pozisyonu verilmelidir ve yaşamsal fonksiyonlar düzenli olarak kontrol edilmelidir.
CPR Riskli Midir?
CPR uygulamasının ölümcül bir riski yoktur. Aksine binlerce kişi CPR sayesinde hayata geri dönmektedir. Göğüs üzerine uygulanan baskı dokulara zarar verebilir ya da kaburga kemiklerini kırabilir. CPR esnasında, enfeksiyon bulaşması çok nadir görülmektedir. AIDS gibi hastalıkların bulaştığına dair bir kayıt mevcut değildir.
Kaynak: https://sesanltd.com.tr/cpr-yasam-destegi-nedir-nasil-ve-ne-zaman-uygulanir/