Protezlerin tarihi, insanlık tarihine kadar eskiye göre. İnsanlar milyonlarca yıldır, kaybolan uzuvları yerine koymak veya eksik çalıştırarak protezler protezler. İlk protezlerin tarihi hakkında kesin bir bilgi edinmeyle birlikte, kalıntı buluntular ve tarihi kaynaklar bize bazı ipuçları sağlar.
Mısır’da yapılan kazılarda, M.Ö. 2750 civarına tarihlenen bir mumya üzerinde ahşap bir protez keşfedilmiştir. Bu protez, bir kadının ayak yapısından dizine kadar olan bölümü yerine koymak amacıyla kullanılmıştır. Benzer şekilde, Mısır ve köknar dönemindeki diğer buluntular da ahşap ve metal protezlerin çalışmalarını göstermektedir.
Antik Roma’da, kaybolan uzuvları yerine koymak için kullanılan gümüş ve bronz protezlerin kullanıldığı bilinmektedir. Ayrıca, Romalı hekimlerin protezlerinin yapımı ve kullanımı hakkında oldukça ileri düzeyde bilgiye sahip oldukları da kaynaklarda belirtilmektedir.
orta dönemde, savaşlarda sakat kalan askerler ve sivil insanlar için protezlerin kullanımı yaygınlaştırılmıştır. Bu dönemde, protezler genellikle ahşap ve metalden yapılmıştır. Özellikle savaşlarda gizlenen kol veya eşya yerine koymak amacıyla kullanılan protezler yerleştirilir.
Sanayi Devrimi’nin başlangıcıyla birlikte, protezlerin tasarımında ve ameliyatlarında büyük ilerlemeler düzenler. 19. yüzyılda, daha hafif ve dayanıklı malzemelerin kullanımıyla birlikte, protezlerin takılması ve önemli ölçüde saklanması.
Daha sonra, 20. yüzyıldaki protez teknolojisi hızla gelişmiş ve daha gelişmiş malzemeler, hidrolik sistemler, elektronik verim ve mikrodenetleyicilerin kullanımıyla birlikte protezlerin taşınması ve kullanım kolaylığı. Büyü, protezlerin tasarımı ve üretimi, ileri teknolojiler ve biyomedikal mühendislik alanındaki yeniliklerle sürekli olarak geliştirilmektedir.
1921’de tanıtılan protezler, tıp dünyasında büyük bir tedavi olarak kabul edildi. Protezler, kaybolan bir uzvun yerine geçmek veya vücut fonksiyonlarını korumak amacıyla kullanılan yapay uzuvlardı. Bu tür protezler, bir dizi kullanım özelliği sunarak, kullanıcılara normal bir yaşam sürdürme imkanı sağlamayı hedefliyordu.
1921 protezleri, o dönemdeki mekanik ve malzeme bilimindeki gelişmelerin bir sonucu olarak oldukça ileri teknoloji aletleri. Protezlerin güçleri kullanılan malzemeler dayanıklı ve hafif metaller, ahşap ve bazen de deriydi. Bu malzemelerin kullanımını, protezin rahatlıkla taşınabilmesini ve kullanıcıların hareketliliğini sağlamasını amaçlıyordu.
1921 protezlerinin cerrahi, estetik ve işlevsellik açısından büyük bir adım atmıştı. Önceki ameliyatlardaki protezler genellikle sadece bir işlevi yerine getirirken, bu nesil protezler, kullanılan normal bir şekilde yeni görünümler ve doğal hareket kabiliyeti geri kazanmasını sağlıyordu. Örneğin, bir kol protezi, gerçek bir kolu andıran yapısıyla hareket edebilir ve işlevsel olarak kullanılabilirdi.
1921 protezleri, kullanıcıların yaşamlarını yapılandırmak için kullanmaktı. Bu protezler, protez kullanıcılarının günlük aktivitelerini yerine getirebilmelerini sağlamayı hedefliyordu. Örneğin, bir bacak protezi, kullanıcıların normal yürüme hareketlerini taklit edebilir ve hatta koşma veya merdiven çıkma gibi daha karmaşık yapılar gerçekleştirebilirdi.
Ancak, 1921 protezleri günümüzdeki protez teknolojisiyle kıyaslandığında oldukça sınırlarıydı. Mekanik yapı, günümüzdeki elektronik ve bilişim teknolojisinin sağladığı olanaklara sahip değildi. Örneğin, bu protezlerde hareket kontrolü daha basit mekanik prensiplerle sağlanıyordu ve özel fonksiyonlara sahip değillerdi.
Sonuç olarak, 1921’de tanıtılan protezler, o dönemdeki teknolojik gelişmelere bağlı olarak büyük bir adımdı. Bu protezler, kullanıcılara normal bir yaşam sürdürme imkanı sunmak ve kaybolan uzuvlarını yerine koymak için kullanmaktı. cerrahideki protez teknolojileri, daha da ilerleyerek daha karmaşık ve işlevsel yapılara sahip olmuştur.